Basından öğrendiğimize göre
2007 yılının başında , ABD derin devleti bağlantılı düşünce kuruluşları, uzun sureli bir hazırlıktan sonra sonra, Turkiye’de basın üzerinden
“Türk diye bir ırk yoktur” kampanyası başlattı!.
Bu kampanyanın devamını
Timuçin Binder adlı Californiyada öğrenimden geçmiş bir araştırmacı DNA testlerini ileri sürerek Orta Asya’dan göçlerin bir efsane olduğunu iddia etti.
Orta doğudaki DNA durumunu ortaya çıkarmağa uğraştı. Bu arada Anadolu’da Türk sayısını azlığını ileri sürüp dolaylı yolla Türk kültürünü Türk varlığını zayıflatmış oldu.
Ona göre Türk Kimliği 200 yıllık bir adlandırmadır.
" Türklerle ilgili kavramları biz icad ettik Bizden öncekilerin kim olduğunu biz bilmiyoruz Uygurlar kendilerine Türk demiyorlar. Sadece Göktürkler kendilerine Göktürk diyorlar"
Vb…devam ediyor
Yanıtlarımız aşağıdadır :
· Kâzım Mirşan hocamızın 50 yıldır ortaya koyduğu gerçekler, sayısı 42’yi aşan yayınları ve Bakû Konferansı ve bu konferansına kadar Türkleri Kültürleriyle bir araya getirme irâdesi,
· Benim, 1988’denberi Mirşan’ı ve Ön-Türkleri tanıtmak için yazdığım makale kitap ve yaptığım Radyo , televizyon konuşmalarım, Antalya, Alanya, İstanbul, Paris(Türkçe –Fransızca ), Zürih, Münih Viyana’da yaptığım söyleşilerim ,
· Karlı dağlarındaki gizem adlı, taş döneminden beri bu dağların, kültürümüzle sahibi olduğumuzu gösteren, Servet Somuncuoğlu’nun yönettiği muhteşem belgeselleri,
· ABD’nin’ Türk karşıtı kampanya ile Türkleri Anadolu ve Asya’da silik , kültürden nasibini alamamış genç ve tecrübesiz bir kitle olarak gösterme İDEAL’ini yıkması karşısında alel-acele DNA ‘ya sarılmalarına neden olmuştur.
Hiç şüphesiz DNA bir tek soruna kat’i cevap veren bir pozitif bilimdir. örneğin DNA Milyon kişi arasında tek bir hırsızı kat’i halde ortaya çıkarır…o, kadar.
Fakat, hırsızın dili, ülkesi, düşüncesi, kültürü, dünya görüşü kısacası, kimliği konusunda hiçbir gözlem yapamaz ve hüküm veremez.
· Bu nedenle , DNA testi, Yeryüzündeki Tüm , ülkeler ve devletlerin, kültürleri kişilikleri kısacası, çok yönlü yapıları ve bu yapıların kökenleri, gelişmesi vb… hakkında her hangi bir bilimsel sonuca varamayacağına göre, ayni şekilde Türkiye ya da, tüm Türk dünyası için, Türk geni’nin sayısını saptamakla EVRENSEL UYGARLIKLARIN KÖKENİNDE en başta YAZI olmak üzere TÜK KİMLİĞİ hakkında hiçbir bilgi veremez .
Kuramsal olarak,- çünkü verilen DNA sonuçlarının politik olduğu şüphesini taşıyoruz - Anadolu’da Türk sayısının %10 olduğunu kabullenelim.
Bu yolla, Türkleri, Anadolu’da küçük düşürmek, kültürsüz bir sürü halinde görmek isteyenlere cevabımız aşağıdadır :
1- Bu, % 10’luk Türk kitlesinin değeri nedir? Araştırılmamıştır.
· Batılı araştırmacılar DNA sistemi bulunmadan önce ayni amaçla, Türk kitlesini oluşturanları TÜRKÇE KONUŞANLAR diye nitelemişledir. Ama,
2- Türk dilinin de değeri araştırmamışlardır.
Zaten, Türk kültürü araştırmaları yapanlar, gerekli sayı ve nitelikte Türkçe bilmemektedirler.
Verdikleri sonuçlarla, Batının, 250 yıllık geleneksel Türk karşıtı politikası içinde dönüp dolaşmışlardır ; Bildiklerini, 2’nci, 3’nci elden öğrenmişlerdir…
· Bizim, resmîlerimizde ise bu seviye, 4’ncü ele yükselmekte ya da düşmektedir.
Örneğin, , Asyalı kardeşlerimizin ,Türk dili doğduğundan beri ÜV(ev), bizim, ÇADIR dediğimizi, California’da YURT diye öğrenir ve öğretirler…
Fiziksel yapısıyla üv’ün, çadır’ın kapsadığı toprağın “vatan, yurt” demek olduğunu düşünemeden!..
Kısacası, eğer bu %10 sayısı doğru ise, bu ufak kitlenin Kültürel değerini – asla incelememişler – onların Anadolu’ya, çok kere bin yıl işlenmiş olan bilgi ve düşünce ve her şeyden önce YAZI SAHİBİ olarak geldiklerini bilememişler , bilmek de istememişlerdir.
VE bu “azınlık kitle”(!), 40bin yıldan beri Anadolu’da bulunduğu iddia edilen halkı ışıklandırmışlar onlara YAZI’yı ve Yazının içerdiği bilgi’yi, kültürü öğretmişler, halk deyimiyle onları ADAM ETMİŞLERDİR.
Zaman ve mekândaki bu gerçekler çok açık bir şekilde, Devletler Dil, düşünce, kültür, toplumsal eğilim vb…esaslarına göre kurulduklarını ortaya koymuşlardır ki,Her devlette o devleti kuran sınıfın üstün olan kültür seviyesi geçerlidir.
Bir devlet kurulduğunda o devletin sınırları içinde çok sayıda değişik halklar(etniler) bulunur… Ama, yöneten O üstün olan kültür ve bu kültürün sahibi kişilerdir.
Anadolu’da , yerel olarak çok sayıda kültür vardır ama o kültürlerden hiç biri tarihte ön plâna çıkmamış ya da çıkamamış ve ya kurdukları siyasal teşekküller kısa bir süre yaşayabilmişlerdir.
Lidya, Likya, Hayastan(Ermenistan)vb…
Emperyalistler, Ülkemizi parçalamak için 48 halk(etni) olduğu ileri sürülerek bu 48 etniye – kendi ülkelerine uygulamadıkları, “demokrasi gereği bağımsızlık” verilmesini istemektedirler…
Bu, 48 halk hangi kudrete dayanarak başlı başlarına bir devlet kuracak ve ayakta kalabileceklerdir…
Bütçe, kaynak, ordu vb…sonuçta, yaşamak için yeniden birleşmek gereğini duyacaklardır…
İşte, fiilen ve yüzyıllardan hattâ, birkaç bin yıldan beri birlikte yaşamış olan bu halklar ,Türkiye Cumhuriyeti Devletini oluşturarak, Anayasanın verdiği birlik ve eşitlik prensibi altında TBMM’de temsilcilere sahip, ülkenin her kademesinde ve köşesinde varlıkları garanti altına alınmış olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.
Çok açık olan bu gerçek sonucunda , hiçbir şekilde DNA testleri, ülkemizin varlığı konusunda Batı’nın bilmediği ya da bilmek istemediği, İsa’dan önce 13(onüç)binerden başlayarak Anadolu’nun DİP KÜLTÜRÜNDE yer almış olan TÜRK KÜLTÜRÜNÜ, ÖN-ATA kültürünü değersizlendiremezler.
Bu gerçek ,
·Taş döneminden beri Orta Asya’da konuşulan Türk Dil ve kültürüne sahip, Balkanlardan başlayıp Anadolu ve eski Sovyet Rusya topraklarını içine alıp, Orta ve Üst Asya’dan kopuksuz geniş ve derin bir kuşak halinde, Yakutlar’a, Behring boğazına kadar egemen olmuş olan Türk kitlesi için kat’i olarak geçerlidir.
Zaman ve mekân içinde tüm kıt’alara yayılmaları ve dip kültürü oluşturmalarını ileriki yazılara bırakıyoruz.
Özetlersek :
· Devletler dil, düşünce, bilgi, kültür esasına göre kurulurlar
· Kafatasçılık, kan ve ırk esasına göre değil…
Hitler, Almanya’da bile, saf germen ırkı bulamamış , (SS)leri çiftlendirerek saf bir ırk yaratmak istemiş, anasını babasını bilmeyen ve bu nedenle ileriki yaşta intihar eden ya da sinir hastahanelerinde tükenen , bir öbek Alman yaratmıştı.
DNA iki şeye yarar :
· Suçlu ya da belirli bir niteliğe sahip kişileri ya da,
· Belirli bir toprak parçası üzerinde yaşayan kişilerin kan guruplarını tespit eder. Pratik olarak, yeryüzünün DNA kataloğu’nu ortaya çıkarır.
Fakat, asla DNA ‘sı tespit edilmiş kişi , yöre, ülke vb… kültürlerinin
· ne gözlemlerini yapar ne de
· hüküm verebilir.
Soruyoruz, ABD’nin AB ülkelerinin DNA tespitinin sonuçları ne olacak ve ne işe yarayacaktır?
Yanıtımız :
ABD ve AB’nin DNA sonuçları, bu devletlerin PARAMPARÇA OLMALARINI gerektirecektir…
Ki, şu satırların yazıldığı sırada, ABD’de yıllar boyu “sürekli soykırımına uğramış olan Kızılderililerden” SİYU’lar, “DNA testine başvurmadan” sadece, Amerika kıtalarına göç edenlerden önce sahip oldukları “kültür ve uygarlıklarına dayanarak” bağımsızlıklarını kazanmak için ilk adımlarını atmışlardır…
Bir de DNA testleri yapılsa ABD federasyonu, ve özellikle, federe devletler, kendi içlerinde kaç parça olurlar?
Biz, Batı’nın, yakın Batı ya da uzak batı olsun , ülkemizin parçalanması için kaleme almış oldukları Türk Kültür ve tarihinin farkında olarak Atatürk’ün, öz kaynaklarımıza , Öz Kültürümüze dönüş politikası yolunda, Ön-Ata kültürümüzü, ortaya tümüyle çıkarmak için çalışmaktayız.
Çünkü biz,
· Tüm dünyaya YAZI ve kültürüyle yayılmış ve
· yayıldıkları yerde DİP kültürü oluşturmuş olan
· ÖN-ATA KÜLTÜRÜMÜZÜ ve bu kültürün ve tarihimizin izini sürüyoruz.
Elbetteki, Ön-Atalar gittikleri yerde, azınlıkta kalmış olacaklar ve belki fizik ve sayı olarak eriyeceklerdir.
Ama, asıl kalan o ülkelere götürmüş olduğumuz EVRENSEL DEĞERDEKİ IŞIK:
· Yazı ve yazının içerdiği bilgi ve kültürdür.
Örnek :
· Latin alfabesi sanılan ,Etrüsk / Ön-Türk alfabesi, Ön-Ata OQUQU-PULTU, okuma işaretleri’dir.
· Biz , hiçbir zaman KAN, IRK, ve KAFATASÇILIK peşinde koşmadık.
Çünkü, her kan, her ırk ve her kafatasının- sayısı ne olursa olsun - üstün değer taşımayacağının idrâki içindeyiz.
Gelecek 3’ncü yazıda DNA testini daha geniş bir şekilde yanıtlamadan önce, California Üniversitesinde yetiştirilen Timuçin Binder adlı araştırmacının dikkatle üzerinde durduğu
“Türk adlandırması 200 yıllıktır” iddiasının, eksik ve kökensiz tarihe dayandığına kısaca değineceğiz :
Profesör Ekrem Memiş tarafından ortaya konulduğu üzere
· İsadan önce 2200 yılında Doğu Anadolu’da TURKİ KRALLIĞI adını taşıyan bir site/devlet mevcuttur Bu devletin varlığını, Mısır, Asur ve Hitit kaynaklarında görmekteyiz
· Hitit, Boğazköy arşivinde(KBOIII) koduyla kayıtlıdır. .(H.G.Göterbock, Zeitschrift für Assyrologie, Berlin 1938)
Sonuç : Türk adı günümüzden 4200(dörtbinikiyüz) yıl öce Anadolu’da mevcuttur.
Profesör Abdülhalûk Çay, İsa’dan önce 4000 / 2000 arasında Sümer ve Baabil nüfuzunun egemen olduğu bölgelerde çıkan tabletlerden 13’ünde TURKİ ve TURUKKU adları okunmaktadır.(Her yönüyle Kürt Dosyası sa.48)
Sonuç : Türk adı Mezopotamya’da 6000 / 4000 yıl arasında bulunmaktadır.
Bir katkı daha : Asur’un, Ön-Türkçe adı AT-UB UÇUĞ’dur… “Yüce liderlik ad’lı”…Bu ad ile tanınan Eğer (AT)damgasını “Tanrı ruhuna ermiş” diye kabul edersek (tanrı ruhuna ermiş, yüce liderlik) olacaktır.(K.Mirşan)
Haluk Tarcan
14 Şubat 2008 Perşembe
DNA , Emperyalistlerin Yeni Oyuncağı
Gönderen tarafgazetesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder